Tıpta bugüne kadar cevaplanamamış bazı sorular vardır. Örneğin birçok hastalığının tedavi edilebildiği düşünülürse, aslında bir insanın yaşam süresini sağlıklı bir şekilde ne kadar uzatabiliyoruz? Kanser olduktan sonra yaşamayı hayal edebildiğimiz günden bu yana sadece yüz yıl kadar bir süre geçti. İşte yakın zamana çocuk sahibi olmaları mümkün olmayan erkekler için günümüzde cevaplanması gereken bir kafa karıştırıcı soru daha: İnfertil erkeklerin oğulları da infertil midir?
Azospermi nedeniyle çocuk sahibi olamayan erkekler
Yaklaşık 25 yıl öncesine kadar infertil erkekler için çocuk sahibi olmak imkansızdı. Tek kelimeyle bu durumun tedavisi yoktu. Ancak Tüp bebek yöntemleri ( önce IVF sonra ICSI) ve MikroTESE gibi üst düzey yardımcı üreme tekniklerinin tıpta kullanılması ile birlikte, menide spermi olmayan erkekler bile artık biyolojik baba olabiliyor. Peki ya erkek çocukları? Erkek infertilitesi gelecek kuşaklarda yani oğullarında da üreme sorununa yol açar mı?
Y kromozomu üzerindeki genler
İlk olarak, biraz geçmişe bakalım. Geçen çeyrek yüzyıl boyunca, erkek üreme sağlığında en yaygın sorunun varikosel adı verilen genişlemiş varisler olduğunu öğrendik. Varikoseli cerrahi yolla tedavisi etmeyi başardık. Ancak düşük sperm sayısının en yaygın nedenin aslında genetik olduğunu düşünüyoruz: ya X (Kadın)-Y (erkek) kromozomundaki mutasyonlar ya da diğer kromozomlarda meydana gelen değişikliklerin sperm üretim bozukluğuna yol açtığını düşünüyoruz. Bugün için, düşük sperm sayısı olan erkeklerin sadece %10-15 inde tanımlanabilir genetik sorun olduğunu tespit edebiliyoruz. Erkek üreme sorunlarında hala %50'sinde nedeni açıklayamıyoruz.
Ayrıca genetik alanında yeni yeni beliren ve palazlanan epigenetik adında bir çocuk var! Epigenetik ne mutasyonlarla, ne de kromozom bozuklukları ile ilgilidir. Bunun yerine bize genlerin aktif mi yoksa pasif mi olduğunu söyler. Ve yakın gelecekte bu disiplin olgunlaştıkça, bugün eksikleri olan epigenetik şu an “açıklanamayan” erkek kısırlığının bir başka devasa parçasını açıklayacaktır.
Ailedeki herkeste sorun olması gerekir mi?
Öyle ise kısırlık, kısırlığı doğurur mu? Cevap şartlı evettir. Elbette ki kısırlığın genetik nedenlerinin çocuklara aktarılması muhtemeldir. Bu durum, özellikle doğanın yasası ve zorunluluğu gereği babadan oğula geçen Y kromozomunun mutasyonları için geçerlidir. Yani, Y kromozomu üzerinde genlerle ilgili sorun olan infertil erkekler için erkek çocuğunda da aynı Y kromozomu olduğundan erkek çocukta da babası gibi sperm üretim sorunu olacaktır.
Peki üreme sorunu yaşayan erkeğin babasında neden sperm üretim sorunu yoktu ve çocuğu veya çocukları oldu? Bunun cevabı basit: Genetik değişimle veya genlerdeki kayıplar bir nesilden diğerine geçerken oluşabilir ve tesadüfen sadece 1 çocukta ortaya çıkabilir! Buna genetik biliminde mutasyon (değişim) veya delesyon (Kayıp) olarak adlandırmaktayız. İki olası ebeveyn kromozomundan birinin çocuğa geçme durumu söz konusu olduğundan, sorun olan kromozomun çocuklara geçme ihtimali olabilir veya olmayabilir. İyi ya da kötü, hastalığın genetik geçişi oldukça doğrusal ve öngörülebilirdir ve bu durum erkek üreme sağlığı için de aynıdır.
Babasında enfeksiyon, kanser veya varikosel gibi nedenlerden kaynaklanan kısırlığın varsa erkek çocuklarda kısırlığa neden olmaz. Ancak, düşük sperm sayısı bilinen bir nedene bağlı olmadığında, IVF-ICSI ile çocuk sahibi olan erkeklerin oğullarının da yetişkinliğe eriştiklerinde üreme sağlığı açısından sorun yaşayıp yaşamayacağını henüz net olarak bilmiyoruz.
Özetle, infertil erkekler için bu genin nesilden nesile aktarılıp aktarılmadığı sorusunun cevabı tam anlamıyla zor ve karmaşıktır. Kontrolümüz altında olan ve olmayan şeyler var. Dr. Mustafa Öz'den bir alıntı ile sözlerimize son verelim: ‘Silahı genetiğiniz dolduruyor. Yaşam tarzımız ise tetiği çekiyor veya çekebilir.’