Kadınlar belirli bir yumurta sayısı ile doğarlar ve ergenlik ile birlikte her adetlerinde bu yumurta hücrelerinden bir kısmını kaybederler. Bu süreç, yumurtalıklarda hiç yumurta kalmayana kadar yani menopoza kadar devam eder. Erkeklerde ise sperm üretimi ergenlik dönemi ile başlar ve ileri yaşlara kadar sürekli olarak devam eder. Kişiden kişiye sperm sayılarında gözlenen belirgin farklılık, kişilerin sahip oldukları genetik mirasa, rastlantısal veya anne karnında erken dönem gelişimleri esnasında maruz kaldıkları çevresel veya fizyolojik değişikliklere ve hayat standartlarına/kalitesine göre değişmektedir. Bu farklılık semen örneğinde hiç sperm görülmeme olarak tanımlanan azospermi durumundan, birkaç yüz milyon sperm sayısına kadar son derece geniş bir yelpaze oluşturur.
Diğer taraftan, yumurtalıklardaki sperm üretimi, her ne kadar yapılan tahlillerde yüksek sayı veya hareketlilik gözlenmiş olsa dahi, geçirilen ateşli bir rahatsızlık, enjeksiyon gibi hastalıklar veya aşırı alkol veya sigara kullanımı neticesinde oluşan toksik ortam nedeni ile son derece düşük oranlara düşebilmektedir.
Dolayısıyla eğer sperm azlığının sebebi herhangi bir anatomik veya genetik bir bozukluk değil ise veya kişi ateşli bir hastalık geçirmemiş ise yaşam kalitesinin artırılması, sigara ve alkolden uzak durulması, doktor kontrolünde düzenli beslenme ve antioksidan tedavileri ile belirgin olarak değiştirilebilir. Günümüzde piyasada özellikle antioksidan veya besin takviyeleri şeklinde sunulan, sperm sayı veya kalite arttırıcı özelliği olduğu söylenen ürün mevcuttur.
Adı geçen ürünlerin faydalı olabilmeleri için yukarıda belirttiğimiz anatomik ve genetik problemlerin mevcut olup olmadığı detaylı olarak incelenmeli ve bu tip tedavilerin muhakkak bir sağlık personeli gözetiminde düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi halde yüksek miktarda alınan bu maddelerin yarardan çok zararının olabileceği unutulmamalıdır.