Üreme tıbbında kök hücrelerinin kullanımı sık olarak azospermi nedeniyle testislerinde sperm bulunamayan erkeklerde ve erken menopoz veya menopoz sonrası yumurta rezervleri tükenmiş olan kadınlarda çare olarak gündeme geliyor. Türkiye’de özellikle basın aracılığı ile infertilite (kısırlık) ile ilgili kök hücre çalışmaları genellikle kadın-doğum uzmanlarınca ele alınıyor ve yapılan açıklamalarda sperm ve yumurta problemi olan kişilerin kök hücre tedavisinin şu anda insanda kullanılmaya başlandığı gibi bir yanılsamaya yol açıyor. Azoospermia olarak adlandırdığımız ve dışarı sperm çıkışı olmayan erkeklerde günümüzde testis dokusunda sperm araştırma işlemi yapmaktayız (mikro-TESE operasyonu olarak adlandırıyoruz). Eğer bu erkeklerin testis dokularında sperm bulamazsak ne yazık ki tüp bebek uygulamasınıda yapamıyoruz. İşte bu durumda yani dokuda da spermi olmayan erkeklerin en büyük beklentisi bu kök hücre uygulamalarının bir an önce hayata geçmesi. Bu nedenle erkek infertilitesinde (kısırlığında) kök hücre çalışmalarında gelinen nokta ve ilerisi için kendi düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kök hücreden sperm, bu spermden canlı doğum!
2009 yılında Newcastle Üniversitesi’nden Karim Nayernia ve arkadaşları ‘Stem Cells and Development’ adlı bilimsel dergide insan embriyonik kök hücrelerinden sperm hücresi elde edildiğine dair bir makale yayınladılar. Doğal olarak bu haber tüm dünyada ve ülkemizde büyük yankılara neden oldu. Ancak hemen ardından bu çalışmadaki eksiklikler nedeniyle itirazlar ve eleştiriler üzerine bir hafta sonra yazarlar dergiden bu çalışmayı geri çekti. Tabi bu hem bilim adamı hem dergi açısından büyük prestij kaybına neden oldu.
2011 Mart ayında Tıp alanında yüksek prestiji olan ‘Nature’ dergisinde Japonya’nın Yokohama şehrindeki bir gurup Japon bilim adamı, yıllardır üzerinde çalıştıkları jöle benzeri bir kültür ortamında fare spermlerini ürettiklerini bildirdiler. Bu dış ortamda sperm üretilebileceğini gösteren çok önemli ve ilk çalışmadır. Bilim adamları hatta bir adım daha öteye gidip bu elde edilen spermlerle mikroenjeksiyon yoluyla embriyo elde etmeyi ve bunlardan sağlıklı fare yavrularının doğduğunu gösterdiler. Bu veriler bize dış ortamda elde edilen spermlerin sağlıklı bir farenin oluşumunu sağlayabilecek kadar kaliteli olduğunu kanıtlamaktadır.
Peki bu çalışma insanlar üzerinde de denenebilir mi?
Evet özellikle kansere yakalanan erkek çocuklar için şöyle bir seçenek doğabilir: Kemoterapi öncesinde testislerinden sperm üreten kök hücreler alıp dondurarak saklanabilir ve çocuklar kanseri yenip sağlığına kavuştuklarında dondurulmuş olan kök hücrelerin ya tekrardan testise naklini gerçekleştirerek veya farelerde uygulandığı gibi dış ortamda bu kültür vasatında sperm üretimi sağlanarak çocuk sahibi olabilmelerinin yolu açılabilir.
Ya hiç sperm üreten ana hücreleri dahi olmayan erkekler?
Mikro TESE operasyonu sonrasında sertoli hücreleri dışında başka hücrelerin olmadığı tespit edilen erkekler? Bu erkeklerde de vücut kök hücreleri yağ dokusu, kemik iliği, cilt, bazı durumlarda testis dokusundan elde edilebiliyor. Elde edilen bu kök hücreler aynen embriyoda hücrelerin farklılaşmasında olduğu gibi dışarıdan uyaranlar verilerek çeşitli hücrelere ve tabi sperm üreten (spermatogonium) hücrelere farklılaşması sağlanmaya çalışılıyor. Elde edilen bu spermin ana hücresinden fare deneyinde olduğu gibi insanda da bu jöle kıvamındaki kültür vasatında sperm halini almasını sağlamanın yolları araştırılacak.
Unutulmaması gereken en önemli şey farelerin memeliler kategorisinde en alt sıralarda oluşu, diğer memeli hayvanlarda ve en sonunda insanda bu uygulamaların güvenli olup olmadığını anlayabilmek için daha çok çalışmaların yapılmasının gerektiğidir. Ayrıca fare üzerinde başarılı olan sperm üretmede kullanılan metotlar bire bir insanda sperm üretimini sağlayamıyor. Dolayısıyla insanda sperm üretimi sırasında meydana gelen zincir reaksiyonlar ve bunlara etki eden faktörleri bulabilmek için bilim adamlarının daha çok yol alması gerekiyor. Ayrıca üzerinde çalışılan hücreler (sperm veya yumurta hücresi) özel hücrelerdir. Bu hücreler vücuttaki diğer hücrelerin aksine kromozom sayısının yarısına sahiptirler. Kök hücrelerin uyarılması yoluyla laboratuvar ortamında elde edilen hücrelerin kromozom yapısında meydana gelebilecek değişiklikler ve bunlardan meydana gelecek yeni nesillerin ne gibi sorunlarla karşılaşacağını bilmiyoruz. Bu nedenle üretilse bile gamet hücreleri (sperm veya oosit) kullanımı hayvan deneyleri ile tamamen güvenli olduğu kanıtlanmadan insanlar üzerinde kullanılmaya çalışılması istenmeyen sonuçlara neden olabilir.
Dikkatliyiz ama kısırlık tedavisi için umutluyuz!
Kök hücre çalışmalarında şu ana kadar alınan mesafeler gelecekte kısırlık tedavisi alanında da kullanıma aday olduğunu göstermektedir. Bu tedavinin insanda güvenle kullanılabilmesi için daha çok deneysel çalışmalar ve verilere ihtiyaç var. Ancak günümüzde baş döndürücü hızla ilerleyen teknolojik gelişmelerinde yardımı ile sağlık alanındaki gelişmelerinde buna paralel hızda ilerlediğini var sayarsak beklenilenden de kısa zamanda kök hücrelerin kısırlık tedavisinde kullanımı gerçekleşebilir.