Varikosel sperm yapımı ve kalitesi üzerinde olumsuz etkiler yaratarak gebe kalmayı etkiler. Erkek infertilitesinde en sık görülen ve muayene ile kolayca teşhis edilebilen varikoselin Tüp Bebek Uygulamaları üzerinde olumsuz etkisi var mı, sorusuna bir çiftin başından geçen tedavi süreçlerini kendi kaleminden sizlere aktararak cevap vermek istiyorum
30 yaşında erkek, 4 yıllık evli ancak gebelik oluşmamıştı. 2014 yılında yapılan incelemelerde FSH yüksek ve erkeklik hormonu değeri düşük ve semen analizinde hiç sperm çıkmadığı tespit edilmişti. Daha önce başvurduğu merkezde ilaç tedavisine başlanmış ancak 2 yıl boyunca ilaç kullanılmasına rağmen dışarı sperm çıkışı olmamış ve sperm çıkma şansının bundan sonra olmayacağı belirtilmişti
Ellerinden tuttuğunuzda bir daha eskisi gibi olamıyorsunuz. Bebeğinizi kucakladığınızda, hayatta hep eksikliğini hissettiğiniz bir duygunun içinde bulursunuz kendinizi. Herhalde tarifi en zor duygulardan bir tanesidir baba olma duygusunu anlatmak.
Üretim bozukluğuna bağlı azospermik erkeklerde FSH değeri ve bu değerin normalin çok üzerinde olması sperm bulma açısından anlamı olup olmadığı sürekli hastalarım tarafından sorulan bir sorudur. Bu konudaki görüşlerimi yakınlarda mikro TESE işlemi gerçekleştirdiğim bir hastamın hikayesini anlattıktan sonra sizlerle paylaşmak istedim:
Üretim bozukluğuna bağlı azospermik erkeklerde klinik olarak sıklıkla hormon değerlerinde FSH yüksekliği ve normal testis boyutlarının (20 ml) altında (ortalama 8-10 ml) olarak tespit ederiz. Bu duruma yol açan sebepler çok çeşitli olmakla birlikte neredeyse yarıya yakın bir oranda ise hala nedenleri açıklayamıyoruz. Ancak bu durumda olan erkeklerin bir kısmında cerrahi sperm elde etme yöntemleri (mikro TESE) ile testis dokusundan sperm bulma ve mikroenjeksiyon ile çiftlerin bu sorunu aşmalarını ve çocuk sahibi olmalarını sağlayabiliyoruz.
Kısırlık, çeşitli etkenlerden dolayı oluşabilen ve dünyada oldukça fazla sayıda kişiyi etkileyen bir sağlık problemidir. Sağlıklı sperm ve yumurta hücrelerinin yoksunluğu nedeniyle, kısırlık tedavisine yönelik geliştirilen tıbbi prosedürler de zaman zaman yetersiz kalabilmektedir.
Erkeklik hormonu seviyeleri yetişkinliğin erken dönemlerinde zirve yapar ve yaş ilerledikçe düşer. 50 yaş ve üzeri erkeklerde meydana gelen cinsel isteksizlik, depresyon, iktidarsızlık, kas kütlesinin azalması, kilo alımı gibi birçok semptomun nedeni düşük erkeklik hormonu seviyeleriyle ilişkilendirilir.